01-05-2023, 10:30 PM
Somuncu Baba Kimdir
Asıl adı Hamid Hamidüddin'dir.
Somuncu Baba olarak da bilinir.
Seyyid Yıldırım Bayezid zamanında Kayseri, Bursa, Aksarayda yaşadı.
1331 de Kayseri'nin Akçakaya köyünde doğmuştur.
Anadolu'yu manevi fetih için gelen Horasan erenlerinden Şemseddin Musa Kayseri'nin oğludur.
Soyu Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e ulaşır, 24. kuşaktan torunudur.
Şeyh Hamid-i Velî (kaddesallahu sırrehu) ilk tahsilini babası Şemseddin Musa Kayserî'den almıştır.
Bilge kişiliği olan Şeyh Hamid-i Velî (kaddesallahu sırrehu), ilim alanındaki çalışmalarını Şam, Tebriz ve Erdebil'de sürdürmüştür.
Alaaddin Erdebili'den ve Bayezid-i Bistami'nin ruhaniyetinden manevi terbiye almıştır.
Dini ve dünyevi ilimlerle ilgili icÂzet alarak, irşad vazifesi için Anadolu'ya dönmüş Bursa'ya yerleşmiştir.
Hamîdüddîn, Bursa'da bir fırın yaptırdı.
Fırınına merkebiyle dağdan odun getirir, onunla ekmekleri pişirirdi.
Ekmek küfesini sırtına alarak : "Somun! Müminler somun!" diye söyler, geçimini bu yolla sağlardı.
Halk, bu fırıncıya "Somuncu Baba veya Ekmekçi Koca" der ve pişirdiği ekmeğin lezzetine doyamazlardı. Somuncu Baba ekmek satmaya başlayınca, herkes peşinden koşar, ekmeğini kapışırlardı.
Somuncu Baba'nın fırını, Molla Fenârî Mahallesinde, Ali Paşa Çınarı civârında olup, iki gözlü idi.
Fırının bitişiğinde de, ibâdet ettiği bir odası vardı.
Odanın kıble cihetinde de, nefsini terbiye etmek için kullandığı bir Çilehânesi mevcûd idi.
Hamîdüddîn hazretleri durumunu Bursa'da kimseye bildirmedi.
Hep, halk içinde Hak ile olmağa gayret etti.
Çilehâne-yi uzlet : Çile çekilen yer. Yalnız başına ve çile içinde ibadet yapılan yer.
Yıldırım Bâyezîd Hân, Niğbolu zaferinden sonra Bursa'da Ulu Câmiyi yaptırmaya başladı.
Câminin inşâsı sırasında, çalışan işçilerin ekmek ihtiyâcını Somuncu Baba temin etti.
Câminin yapılması bittikten sonra, bir Cumâ günü açılış merâsimi yapılacağı ilân edildi.
O gün başta Pâdişâh YıldırımBâyezîd Hân, dâmâdı büyük âlim ve velî Seyyid Emîr Sultan, Molla Fenârî hazretleri, ulemâdan pekçok kimse ve Bursalılar Ulu Câmiyi doldurdular.
Yıldırım Bâyezîd Hân, câminin açılış hutbesini okumak üzere Emîr Sultan'a vazîfe verdiğinde, Emîr Sultan :
"Sultânım! Zamânın büyük âlimi burada iken, bizim hutbe okumamız uygun değildir. Bu câmi-i şerîfin açılış hutbesini okumaya lâyık zât şu kimsedir." diyerek, Somuncu Baba'yı gösterdi.
"Şöhret âfettir." hadîs-i şerîfini bildiği için, bundan titizlikle kaçınan Somuncu Baba, Pâdişâhın emri üzerine minbere doğru yürüdü.
Emîr Sultan'ın yanına gelince :
"Ey Emîr'im, niçin böyle yapıp beni ele verdiniz?" dedi. O da :
"Senden ileride bir kimse göremediğim için öyle yaptım." cevâbını verdi.
Cemâat hayret ederek bu konuşmaları dinliyor, Somuncu Baba'nın hutbesini merakla bekliyordu.
Minbere çıkan Somuncu Baba, öyle bir hutbe irâd etti ki, o zamâna kadar Bursalılar öyle bir hutbeyi hiç işitmemişlerdi.
Bursalılar, bundan sonra Somuncu Baba'nın büyüklüğünü anladılar. Somuncu Baba, hutbede :
"Bâzı âlimlerin, Fâtiha-i şerîfenin tefsîrinde müşkilâtı, anlayamadığı kısımlar vardır. Onun için bu sûrenin tefsîrini yapalım." buyurarak, Fâtiha sûresinin, yirmi ana ilim üzerine yedi türlü tefsîrini yaptı.
Nice hikmetli sözler beyân eyledi.
Herkes hayretinden şaşırıp kaldı.
Başta Molla Fenârî hazretleri :
"Somuncu Baba, önce bizim Fâtiha sûresinin tefsîrindeki müşkilimizi kerâmet göstererek halletti. Onun büyüklüğüne, bu yedi çeşit tefsîr, âdil bir şâhiddir. Fâtiha'nın ilk tefsîrini cemâatin hepsi anladı. İkinci tefsîrini bir kısmı anladı, üçüncü tefsîri anlayanlar çok az idi. Dördüncü ve sonrakileri anlayanlar içimizde yok idi." demekten kendini alamadı.
Cumâ namazından sonra bütün cemâat, Somuncu Baba'nın elini öpmek, duâsını almak istedi.
Cemâatin bu arzusunu kıramayan Somuncu Baba hazretleri, kapıda durdu.
Ulu Câminin üç kapısından çıkan herkes :
"Ben Somuncu Baba'nın elini öpmekle şereflendim!" diyordu.
Somuncu Baba, yine kerâmet göstererek, Allahü teâlânın izniyle her üç kapıda da aynı ânda bulunarak cemâate elini öptürmüştü.
Namazdan sonra evine giden Hâmid-i Velî'ye, Molla Fenârî :
"Efendim! Bu günlerde Fâtiha sûresinin tefsîrini yapmak istiyordum. Fakat bâzı anlıyamadığım yerler vardı. Bu hutbenizle, bilemediğimiz yerleri îzâh etmiş oldunuz. Medresede hizmetimiz karşılığında kazandığımız beş bin akçe paramız vardır. Şüphesiz helâldir. Kabûl buyurursanız bunları size hediye etmek istiyorum." dedi. O, kabûl etmedi.
Bunun üzerine Molla Fenârî, Somuncu Baba'ya :
"Talebeniz olmakla şereflenmek istiyorum." deyince, Somuncu Baba ona teveccüh ederek duâlarda bulundu.
Molla Fenârî'nin, Somuncu Baba'dan aldığı feyz ile yazdığı tefsîrini bütün âlimler çok beğenmiş, asırlarca mûteber bir tefsîr olduğunu söylemişlerdir.
Somuncu Baba, durumunun anlaşılması üzerin :
"Sırrımız fâş olup, herkes tarafından anlaşıldı!" diyerek, Bursa'dan gitmek istedi.
Bir sabah erkenden, Gavas Paşa Medresesinden birkaç talebeyi yanına alarak yola çıktı.
Somuncu Baba'nın Bursa'yı terketmekte olduğunu işiten MollaFenârî, koşarak bir çınarın yanında arkasından yetişti.
Gitmeyip Bursa'da kalması için çok yalvardı, ricâlarda bulundu.
Fakat kabûl ettiremedi.
Sonunda, Bursalılara duâ etmesini istedi.
Somuncu Baba, bu çınarın yanında Bursa'ya yönünü dönerek, feyizli, bereketli bir şehir olması ve yeşil olarak kalması için duâ etti ve vedâlaşarak ayrıldılar.
Bursa'da bu çınarın bulunduğu bölgeye "Duâ çınarı" denildi.
Mânevi kişiliği ve bilgelik yönü ortaya çıkan Şeyh Hamid-i Velî Hazretleri şöhretten korktuğu için talebeleriyle birlikte Bursa'dan ayrılarak Aksaray'a gelmiştir.
Şeyh Hamid-i Velî (kaddesallahu sırrehu) Aksaray'da yaşamış ve Aksaray'da 1412 (h. 815) tarihinde Hakka yürümüştür.
Kabr-i şerîfi güllük gülistanlık olan Ervah Mezalığımızda ziyâretgâhtır.
Şeyh Hamid-i Velînin Yusuf Hakiki ve Halil Taybi adında iki oğlu olduğu bilinmektedir.
Yusuf Hakiki Baba'nın türbesi Aksaray'da Zafer Mahallesinde ziyâret yeridir.
Diğer oğlu Halil Taybi ise, hacdan döndükten sonra Darende'ye giderek yerleşmiş ve burada vefat etmiştir.
Kabri şerifleri Darende'dedir.
Şeyh Hamid-i Velî (kaddesallahu sırrehu)'nun necib nesli Aksarayda Behçetler diye anılmakta ve yaşamaktadırlar.
Asla halka karşı varlık göstermeyen bu aileden ALLAH Dosdu ve bendenizin de Ruh Dosdu rahmetli Kalaycı Yahya Güzel Baba ile âlemlerde yaşamak şerefine erişmiştim.
Somuncu Baba Kimdir?
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Hazretleri ’nin asıl adı Hamid Hamidüddin’dir. Kaynaklarda “Hamid-i Veli”, “Şeyh Hamid-i Veli”, “Hamidüddin-i Veli”, “Hamid Hamidüddin-i Veli” ve “SomuncuBaba” isimleriyle geçmektedir. 1331 yılında Kayseri ’nin Akçakaya köyünde doğmuştur. Horasan erenlerinden Şemseddin Musa Kayserî ’nin oğludur.
4. Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid Han zamanında yaşayan Somuncu Baba Hazretleri, 24. kuşaktan Peygamber Efendimiz (sav)’in neslinden gelmektedir yani Seyyid’dir. İlk eğitimini babasından almış daha sonra ilim alanındaki çalışmalarını Şam, Tebriz, Hoy ve Erdebil’de sürdürmüştür. Bayezid-i Bistâmi’nin ruhâniyetinden istifâde etmiş ve Alaaddîn-i Erdebilî’den icâzet almıştır.
Somuncu Baba Bursa Ulu Camii Açılışı
İrşad vazifesi için Anadolu’ya dönen Somuncu Baba Hazretleri Osmanlı Devleti ’nin pâyitahtı Bursa’da yaşadığı yıllarda manevi kimliğini gizleyerek talebelerinin eğitimi ile meşgul olmuştur. Bursa’da çilehanesinin yanında yaptırdığı ekmek fırınında, somun pişirip çarşı pazar dolaşarak “Somunlar Müminler” nidâsıyla insanlara somun dağıtmıştır. Bu sebeple halk arasında “Somuncu Baba” lâkabıyla anılmıştır.
Yıldırım Bayezid Han’ın Niğbolu Savaşı zaferine şükür nişânesi olarak yaptırdığı Bursa Ulu Camii ’nin açılış hutbesini okuma görevi kendisine verilen Emir Sultan’ın;
“Zamanın kutbu aramızda iken hutbeyi onun okuması uygundur”
sözü üzerine hutbeyi Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri okumuş, hutbede Fâtiha Suresini yedi farklı şekilde yorumlamıştır.
Şeyhülislam Molla Fenâri hutbeden etkilenerek “Ayn’ül Âyân” isimli “Fatiha Suresi tefsirini” kaleme almıştır. Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri şöhretten ve cemaatin teveccühünden sakındığı için talebeleriyle birlikte Bursa’dan ayrılarak Aksaray’a gelmiştir. Somuncu Baba Aksaray ‘da Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerini dîni ve dünyevi ilimlerde yetiştirerek irşâd vazifesi ile Ankara’ya görevlendirmiştir. Oğullarından Yusuf Hakîki’yi Aksaray’da bırakan Somuncu Baba aşkın sırrı yolculuğunda diyar diyar dolaşmış manevi büyüklüğü nerede anlaşıldı ise oradan uzaklaşmıştır.
Somuncu Baba Hazretleri’nin Talebeleri ve Osmanlı Devleti’ne Etkileri
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Hazretleri ve en meşhur talebesi Hacı Bayramı Veli‘nin Osmanlı Devletinde yeni Anadolu ve Rumeli üzerinde çok büyük etkileri vardır. Somuncu Baba Hazretleri’nin talebesi Hacı Bayram-ı Veli’nin, İstanbul’un manevi fâtihi Akşemseddin Hazretleri’ni yetiştirmiş olması bunun en büyük örneğidir.
Osmanlı kültürünü etkileyen bu önemli simaların hizmetlerini ve kültürümüze katkılarını anlamak için bizzat yetiştirdiği ve yetişmesine vesile olduğu bazı isimleri zikretmemiz yeterlidir. Böylece kültürümüz için ne kadar önemli olduklarını ve büyük değerler ifade ettiklerini anlamaya çalışabiliriz. Bu önemli isimler ve metfun oldukları yerler şu şekildedir:
Halil Taybi- Darende
Baba Yusuf Hakiki- Aksaray
Akşemseddin – Beypazarı – Göynük
Ömer Dede- Göynük
Hızır Dede- Bursa
Akbıyık Sultan- Bursa
İnce Bedreddin- Darende
Yazıcıoğlu- Gelibolu
Şeyh Lutfullah- Balıkesir
Şeyhî- Kütahya
Şeyh Üftade- Bursa
Aziz Mahmud Hüdayi- İstanbul
Muslihiddin Halife- İskilip
Uzun Selahaddin- Bolu
Somuncu Baba Hazretleri‘nin günümüze kadar gelen uzantıları ve yansımaları o kadar mükemmeldir ki Anadolu’nun her köşesinde bir parçasını bulmak ve yüreklerde hissetmek mümkündür. Âlim ve tasavvuf ehli kimseler üzerinde emeği ve etkisi bulunan Somuncu Baba Hazretleri için kültürümüzün temel taşlarından biridir diyebiliriz. Öyle ki uzantılarının günümüze kadar devam etmesi neseb-i âliyesinin halen etken olması günümüz insanları için Allah’ın bir lütfudur.
Somuncu Baba Hazretleri’nin Eserleri
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba, zâhirî ve bâtınî ilimlerdeki derin bilgisine rağmen, çok az eser vermiş veya çok az eseri bize ulaşmış bir âlim kişidir. Onun fazla eser vermiş olmaması, Onun melâmet meşrebinden kaynaklanmış olabilir. Nitekim onun yanında yetişmiş bulunan ve halifesi olan Hacı Bayram-ı Veli de, müderris olmasına rağmen eser yazmamış ve hatta “Muhammediyye” müellifi, halifesi Yazıcıoğlu, eserini kendisine takdim ettiğinde:
“Mehmet, bununla uğraşacağına bir gönül halketseydin; bir gönle girip onun terbiyesiyle meşgul olsaydın, daha iyi olmaz mıydı?”
diyerek kendi düşüncesini de dile getirmiştir.
Bu zikredilen hakikate rağmen, SomuncuBaba ‘nın bize kadar ulaşan Şerh-i Hadis-i Erba’în(Kırk Hadis), Zikir Risalesi ve Silâh’u-l Mürîdîn adında 3 adet eseri mevcuttur. Somuncu Baba'dan 40 Hadis.
Somuncu Baba’dan Tavsiyeler
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Hazretlerinin Zikir Risâlesi isimli eserinin son bölümünde “Arkadaşlarıma ve Yolumuzdan Gidenlere Tavsiyelerim” başlığı altında bizlere önemli nasihatler bırakmıştır. Bu tavsiyeler şu şekildedir:
Gizli ve aşikâr her yerde Allah’tan korksunlar.
Az yesinler, az konuşsunlar, az uyusunlar.
Avâmın arasına az karışsınlar.
Tüm mâsiyet ve kötülüklerden uzak dursunlar.
Dâima şehvetlerden kaçınsınlar.
İnsanların elindekilerden ümitlerini kessinler.
Tüm zemmedilmiş sıfatları terk etsinler.
Övülen sıfatlarla süslensinler.
Şiir ve şarkı (günaha götürüyorsa) dinlemekten kaçınsınlar.
Ayrı bir görüşle, kendini cemaatten ayrı bırakmasınlar.
Aç olarak ölseler bile şüpheli hiç bir lokmayı yemesinler.
Şiirleri
Biz Ol Uşşak-ı Serbazuz
Biz ol uşşak-ı serbâzuz
Akıl rüşd bize yâr olmaz
Mey-i aşk ile sermestiz
Bize hergiz humâr olmaz
Diriyiz dâim, ölmeyiz
Karanlûda(karanlukta) kalmayız
Çürüyüp toprak olmayız
Bize leyl ü nehâr olmaz
Bizim illerde ay ü gün
Sebât üzre durur dâim
Televvün erişip âna
Gehi bedr ü hilâl olmaz
Bizim gülşendeki güller
Dururlar tâze solmazlar
Hazân olup dökülmezler
Zemistân ü bahâr olmaz
Şarâb-ı aşkı çün içtik
Feragât mülküne göçtük
Yanıp aşkınla tutuştuk
Bize tahrîk ü târ olmaz
Ereliden şems nuruna
Vücudum zerreden katre
Ne katre ayn-i bahar oldu
Âna k’ar ü kenâr olmaz
Bırak ey Hamida vârı
Görem desen sen ol yârı
Göricek ol tecellâyı
Ândan özge kemâl olmaz
Senden Dolu İki Cihan
Senden dolu iki cihân
Oldum zuhurundan nihân
Ger bulayım seni âyan
Ya Rab n’ola halim benim
Dilde kanaat olmaya
Züht ile tâat olmaya
Senden hidâyet olmaya
Ya Rab n’ola halim benim
Şol gün ki mizân kurula
Hak kapusunda durula
Halâyık oda sürüle
Ya Rab n’ola halim benim
Ağlarım işte zâr ile
Kaldum diriğ ağyâr ile
Bilişmedim sen yâr ile
Ya Rab n’ola halim benim
Hâmidi’nin gözü yaşı
Doldurur dağ ile taşı
Bilmem n’idem garip başı
Ya Rab n’ola halim benim
Somuncu Baba Hazretleri’nin Çocukları ve Nesli
Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nin Yusuf Hakiki, Halil Taybî ve M. Said Taybî adında üç oğlu, Mahmude adlı bir kızı olduğu bilinmektedir. Yusuf Hakiki, Aksaray’da kalarak burada hizmetlerde bulunmuş ve Aksaray’da vefat etmiştir. Diğer oğlu Halil Taybi, hacdan döndükten sonra babası ile birlikte Darende’ye yerleşmiştir. Diğer çocukları hakkında kayıtlarda pek fazla bilgi geçmemektedir.
Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nin nesli her iki oğlu vasıtasıyla hem Darende’de hem de Aksaray’da günümüze kadar devam etmiştir. Şeyh Hamid-i Veli neslinden büyük devlet adamları, âlim ve fâzıl zatlar yetişmiştir. Vakfımızın kurucusu Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi de bunlardan bir tanesidir.
Somuncu Baba Türbesi Nerede
Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri, 1412 yılında Darende’de ebedi âleme göç etmiştir. Cenâze namazını Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri kıldırmış ve halvethanesinin bulunduğu mekâna defnedilmiştir. Kabri şerifleri, misk ü amber kokulu, Darende‘de Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Türbesi’nde, cevizden oyma sanduka içerisindedir.
Türbesinin bulunduğu mekan zamanla cami ve türbe olarak kullanılmaya başlanmış, Darende Somuncu Baba Hazretleri ‘nin gelmesiyle şereflenmiş bir ilim ve irfan yurdu haline gelmiştir.
Osmanlı Devleti de bu aileye büyük önem vermiş gönderdiği fermanlar ile Somuncu Baba ve evlatlarına sahip çıkmıştır.
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Türbesi ve Külliyesi
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Türbesi ve Külliyesi: her yıl binlerce yerli ve yabancı misafir tarafından ziyaret edilen nadide bir mekândır. Somuncu Baba Türbesi’nin bulunduğu 600 yıllık cami 14. yüzyıl tarihi eserlerindendir. Minaresi 1685 yılında, Şeyh Hamid-i Veli neslinden Abidin Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Külliye, 1990-2000 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün izni ile Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı tarafından restore edilmiştir. 2009-2013 yılları arasında yapılan restorasyon çalışmaları ile Külliye haline dönüştürülen, manevi havası ve dikkat çeken mimari özellikleri ile ziyaretçilerini etkileyen Somuncu Baba Külliyesi dahilinde; Somuncu Baba Türbesi, Hulusi Efendi Haziresi, Yeni Cami Bölümü, Somuncu Baba Tanıtım Merkezi Müzesi, Şeyh Hamid-i Veli Kütüphanesi, Balıklı Kuyular ve Balıklı Havuz, Hamidiye Çarşısı, Kudret Havuzu, Çilehane ve Mesire Alanları bulunmaktadır.
Asıl adı Hamid Hamidüddin'dir.
Somuncu Baba olarak da bilinir.
Seyyid Yıldırım Bayezid zamanında Kayseri, Bursa, Aksarayda yaşadı.
1331 de Kayseri'nin Akçakaya köyünde doğmuştur.
Anadolu'yu manevi fetih için gelen Horasan erenlerinden Şemseddin Musa Kayseri'nin oğludur.
Soyu Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e ulaşır, 24. kuşaktan torunudur.
Şeyh Hamid-i Velî (kaddesallahu sırrehu) ilk tahsilini babası Şemseddin Musa Kayserî'den almıştır.
Bilge kişiliği olan Şeyh Hamid-i Velî (kaddesallahu sırrehu), ilim alanındaki çalışmalarını Şam, Tebriz ve Erdebil'de sürdürmüştür.
Alaaddin Erdebili'den ve Bayezid-i Bistami'nin ruhaniyetinden manevi terbiye almıştır.
Dini ve dünyevi ilimlerle ilgili icÂzet alarak, irşad vazifesi için Anadolu'ya dönmüş Bursa'ya yerleşmiştir.
Hamîdüddîn, Bursa'da bir fırın yaptırdı.
Fırınına merkebiyle dağdan odun getirir, onunla ekmekleri pişirirdi.
Ekmek küfesini sırtına alarak : "Somun! Müminler somun!" diye söyler, geçimini bu yolla sağlardı.
Halk, bu fırıncıya "Somuncu Baba veya Ekmekçi Koca" der ve pişirdiği ekmeğin lezzetine doyamazlardı. Somuncu Baba ekmek satmaya başlayınca, herkes peşinden koşar, ekmeğini kapışırlardı.
Somuncu Baba'nın fırını, Molla Fenârî Mahallesinde, Ali Paşa Çınarı civârında olup, iki gözlü idi.
Fırının bitişiğinde de, ibâdet ettiği bir odası vardı.
Odanın kıble cihetinde de, nefsini terbiye etmek için kullandığı bir Çilehânesi mevcûd idi.
Hamîdüddîn hazretleri durumunu Bursa'da kimseye bildirmedi.
Hep, halk içinde Hak ile olmağa gayret etti.
Çilehâne-yi uzlet : Çile çekilen yer. Yalnız başına ve çile içinde ibadet yapılan yer.
Yıldırım Bâyezîd Hân, Niğbolu zaferinden sonra Bursa'da Ulu Câmiyi yaptırmaya başladı.
Câminin inşâsı sırasında, çalışan işçilerin ekmek ihtiyâcını Somuncu Baba temin etti.
Câminin yapılması bittikten sonra, bir Cumâ günü açılış merâsimi yapılacağı ilân edildi.
O gün başta Pâdişâh YıldırımBâyezîd Hân, dâmâdı büyük âlim ve velî Seyyid Emîr Sultan, Molla Fenârî hazretleri, ulemâdan pekçok kimse ve Bursalılar Ulu Câmiyi doldurdular.
Yıldırım Bâyezîd Hân, câminin açılış hutbesini okumak üzere Emîr Sultan'a vazîfe verdiğinde, Emîr Sultan :
"Sultânım! Zamânın büyük âlimi burada iken, bizim hutbe okumamız uygun değildir. Bu câmi-i şerîfin açılış hutbesini okumaya lâyık zât şu kimsedir." diyerek, Somuncu Baba'yı gösterdi.
"Şöhret âfettir." hadîs-i şerîfini bildiği için, bundan titizlikle kaçınan Somuncu Baba, Pâdişâhın emri üzerine minbere doğru yürüdü.
Emîr Sultan'ın yanına gelince :
"Ey Emîr'im, niçin böyle yapıp beni ele verdiniz?" dedi. O da :
"Senden ileride bir kimse göremediğim için öyle yaptım." cevâbını verdi.
Cemâat hayret ederek bu konuşmaları dinliyor, Somuncu Baba'nın hutbesini merakla bekliyordu.
Minbere çıkan Somuncu Baba, öyle bir hutbe irâd etti ki, o zamâna kadar Bursalılar öyle bir hutbeyi hiç işitmemişlerdi.
Bursalılar, bundan sonra Somuncu Baba'nın büyüklüğünü anladılar. Somuncu Baba, hutbede :
"Bâzı âlimlerin, Fâtiha-i şerîfenin tefsîrinde müşkilâtı, anlayamadığı kısımlar vardır. Onun için bu sûrenin tefsîrini yapalım." buyurarak, Fâtiha sûresinin, yirmi ana ilim üzerine yedi türlü tefsîrini yaptı.
Nice hikmetli sözler beyân eyledi.
Herkes hayretinden şaşırıp kaldı.
Başta Molla Fenârî hazretleri :
"Somuncu Baba, önce bizim Fâtiha sûresinin tefsîrindeki müşkilimizi kerâmet göstererek halletti. Onun büyüklüğüne, bu yedi çeşit tefsîr, âdil bir şâhiddir. Fâtiha'nın ilk tefsîrini cemâatin hepsi anladı. İkinci tefsîrini bir kısmı anladı, üçüncü tefsîri anlayanlar çok az idi. Dördüncü ve sonrakileri anlayanlar içimizde yok idi." demekten kendini alamadı.
Cumâ namazından sonra bütün cemâat, Somuncu Baba'nın elini öpmek, duâsını almak istedi.
Cemâatin bu arzusunu kıramayan Somuncu Baba hazretleri, kapıda durdu.
Ulu Câminin üç kapısından çıkan herkes :
"Ben Somuncu Baba'nın elini öpmekle şereflendim!" diyordu.
Somuncu Baba, yine kerâmet göstererek, Allahü teâlânın izniyle her üç kapıda da aynı ânda bulunarak cemâate elini öptürmüştü.
Namazdan sonra evine giden Hâmid-i Velî'ye, Molla Fenârî :
"Efendim! Bu günlerde Fâtiha sûresinin tefsîrini yapmak istiyordum. Fakat bâzı anlıyamadığım yerler vardı. Bu hutbenizle, bilemediğimiz yerleri îzâh etmiş oldunuz. Medresede hizmetimiz karşılığında kazandığımız beş bin akçe paramız vardır. Şüphesiz helâldir. Kabûl buyurursanız bunları size hediye etmek istiyorum." dedi. O, kabûl etmedi.
Bunun üzerine Molla Fenârî, Somuncu Baba'ya :
"Talebeniz olmakla şereflenmek istiyorum." deyince, Somuncu Baba ona teveccüh ederek duâlarda bulundu.
Molla Fenârî'nin, Somuncu Baba'dan aldığı feyz ile yazdığı tefsîrini bütün âlimler çok beğenmiş, asırlarca mûteber bir tefsîr olduğunu söylemişlerdir.
Somuncu Baba, durumunun anlaşılması üzerin :
"Sırrımız fâş olup, herkes tarafından anlaşıldı!" diyerek, Bursa'dan gitmek istedi.
Bir sabah erkenden, Gavas Paşa Medresesinden birkaç talebeyi yanına alarak yola çıktı.
Somuncu Baba'nın Bursa'yı terketmekte olduğunu işiten MollaFenârî, koşarak bir çınarın yanında arkasından yetişti.
Gitmeyip Bursa'da kalması için çok yalvardı, ricâlarda bulundu.
Fakat kabûl ettiremedi.
Sonunda, Bursalılara duâ etmesini istedi.
Somuncu Baba, bu çınarın yanında Bursa'ya yönünü dönerek, feyizli, bereketli bir şehir olması ve yeşil olarak kalması için duâ etti ve vedâlaşarak ayrıldılar.
Bursa'da bu çınarın bulunduğu bölgeye "Duâ çınarı" denildi.
Mânevi kişiliği ve bilgelik yönü ortaya çıkan Şeyh Hamid-i Velî Hazretleri şöhretten korktuğu için talebeleriyle birlikte Bursa'dan ayrılarak Aksaray'a gelmiştir.
Şeyh Hamid-i Velî (kaddesallahu sırrehu) Aksaray'da yaşamış ve Aksaray'da 1412 (h. 815) tarihinde Hakka yürümüştür.
Kabr-i şerîfi güllük gülistanlık olan Ervah Mezalığımızda ziyâretgâhtır.
Şeyh Hamid-i Velînin Yusuf Hakiki ve Halil Taybi adında iki oğlu olduğu bilinmektedir.
Yusuf Hakiki Baba'nın türbesi Aksaray'da Zafer Mahallesinde ziyâret yeridir.
Diğer oğlu Halil Taybi ise, hacdan döndükten sonra Darende'ye giderek yerleşmiş ve burada vefat etmiştir.
Kabri şerifleri Darende'dedir.
Şeyh Hamid-i Velî (kaddesallahu sırrehu)'nun necib nesli Aksarayda Behçetler diye anılmakta ve yaşamaktadırlar.
Asla halka karşı varlık göstermeyen bu aileden ALLAH Dosdu ve bendenizin de Ruh Dosdu rahmetli Kalaycı Yahya Güzel Baba ile âlemlerde yaşamak şerefine erişmiştim.
Somuncu Baba Kimdir?
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Hazretleri ’nin asıl adı Hamid Hamidüddin’dir. Kaynaklarda “Hamid-i Veli”, “Şeyh Hamid-i Veli”, “Hamidüddin-i Veli”, “Hamid Hamidüddin-i Veli” ve “SomuncuBaba” isimleriyle geçmektedir. 1331 yılında Kayseri ’nin Akçakaya köyünde doğmuştur. Horasan erenlerinden Şemseddin Musa Kayserî ’nin oğludur.
4. Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid Han zamanında yaşayan Somuncu Baba Hazretleri, 24. kuşaktan Peygamber Efendimiz (sav)’in neslinden gelmektedir yani Seyyid’dir. İlk eğitimini babasından almış daha sonra ilim alanındaki çalışmalarını Şam, Tebriz, Hoy ve Erdebil’de sürdürmüştür. Bayezid-i Bistâmi’nin ruhâniyetinden istifâde etmiş ve Alaaddîn-i Erdebilî’den icâzet almıştır.
Somuncu Baba Bursa Ulu Camii Açılışı
İrşad vazifesi için Anadolu’ya dönen Somuncu Baba Hazretleri Osmanlı Devleti ’nin pâyitahtı Bursa’da yaşadığı yıllarda manevi kimliğini gizleyerek talebelerinin eğitimi ile meşgul olmuştur. Bursa’da çilehanesinin yanında yaptırdığı ekmek fırınında, somun pişirip çarşı pazar dolaşarak “Somunlar Müminler” nidâsıyla insanlara somun dağıtmıştır. Bu sebeple halk arasında “Somuncu Baba” lâkabıyla anılmıştır.
Yıldırım Bayezid Han’ın Niğbolu Savaşı zaferine şükür nişânesi olarak yaptırdığı Bursa Ulu Camii ’nin açılış hutbesini okuma görevi kendisine verilen Emir Sultan’ın;
“Zamanın kutbu aramızda iken hutbeyi onun okuması uygundur”
sözü üzerine hutbeyi Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri okumuş, hutbede Fâtiha Suresini yedi farklı şekilde yorumlamıştır.
Şeyhülislam Molla Fenâri hutbeden etkilenerek “Ayn’ül Âyân” isimli “Fatiha Suresi tefsirini” kaleme almıştır. Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri şöhretten ve cemaatin teveccühünden sakındığı için talebeleriyle birlikte Bursa’dan ayrılarak Aksaray’a gelmiştir. Somuncu Baba Aksaray ‘da Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerini dîni ve dünyevi ilimlerde yetiştirerek irşâd vazifesi ile Ankara’ya görevlendirmiştir. Oğullarından Yusuf Hakîki’yi Aksaray’da bırakan Somuncu Baba aşkın sırrı yolculuğunda diyar diyar dolaşmış manevi büyüklüğü nerede anlaşıldı ise oradan uzaklaşmıştır.
Somuncu Baba Hazretleri’nin Talebeleri ve Osmanlı Devleti’ne Etkileri
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Hazretleri ve en meşhur talebesi Hacı Bayramı Veli‘nin Osmanlı Devletinde yeni Anadolu ve Rumeli üzerinde çok büyük etkileri vardır. Somuncu Baba Hazretleri’nin talebesi Hacı Bayram-ı Veli’nin, İstanbul’un manevi fâtihi Akşemseddin Hazretleri’ni yetiştirmiş olması bunun en büyük örneğidir.
Osmanlı kültürünü etkileyen bu önemli simaların hizmetlerini ve kültürümüze katkılarını anlamak için bizzat yetiştirdiği ve yetişmesine vesile olduğu bazı isimleri zikretmemiz yeterlidir. Böylece kültürümüz için ne kadar önemli olduklarını ve büyük değerler ifade ettiklerini anlamaya çalışabiliriz. Bu önemli isimler ve metfun oldukları yerler şu şekildedir:
Halil Taybi- Darende
Baba Yusuf Hakiki- Aksaray
Akşemseddin – Beypazarı – Göynük
Ömer Dede- Göynük
Hızır Dede- Bursa
Akbıyık Sultan- Bursa
İnce Bedreddin- Darende
Yazıcıoğlu- Gelibolu
Şeyh Lutfullah- Balıkesir
Şeyhî- Kütahya
Şeyh Üftade- Bursa
Aziz Mahmud Hüdayi- İstanbul
Muslihiddin Halife- İskilip
Uzun Selahaddin- Bolu
Somuncu Baba Hazretleri‘nin günümüze kadar gelen uzantıları ve yansımaları o kadar mükemmeldir ki Anadolu’nun her köşesinde bir parçasını bulmak ve yüreklerde hissetmek mümkündür. Âlim ve tasavvuf ehli kimseler üzerinde emeği ve etkisi bulunan Somuncu Baba Hazretleri için kültürümüzün temel taşlarından biridir diyebiliriz. Öyle ki uzantılarının günümüze kadar devam etmesi neseb-i âliyesinin halen etken olması günümüz insanları için Allah’ın bir lütfudur.
Somuncu Baba Hazretleri’nin Eserleri
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba, zâhirî ve bâtınî ilimlerdeki derin bilgisine rağmen, çok az eser vermiş veya çok az eseri bize ulaşmış bir âlim kişidir. Onun fazla eser vermiş olmaması, Onun melâmet meşrebinden kaynaklanmış olabilir. Nitekim onun yanında yetişmiş bulunan ve halifesi olan Hacı Bayram-ı Veli de, müderris olmasına rağmen eser yazmamış ve hatta “Muhammediyye” müellifi, halifesi Yazıcıoğlu, eserini kendisine takdim ettiğinde:
“Mehmet, bununla uğraşacağına bir gönül halketseydin; bir gönle girip onun terbiyesiyle meşgul olsaydın, daha iyi olmaz mıydı?”
diyerek kendi düşüncesini de dile getirmiştir.
Bu zikredilen hakikate rağmen, SomuncuBaba ‘nın bize kadar ulaşan Şerh-i Hadis-i Erba’în(Kırk Hadis), Zikir Risalesi ve Silâh’u-l Mürîdîn adında 3 adet eseri mevcuttur. Somuncu Baba'dan 40 Hadis.
Somuncu Baba’dan Tavsiyeler
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Hazretlerinin Zikir Risâlesi isimli eserinin son bölümünde “Arkadaşlarıma ve Yolumuzdan Gidenlere Tavsiyelerim” başlığı altında bizlere önemli nasihatler bırakmıştır. Bu tavsiyeler şu şekildedir:
Gizli ve aşikâr her yerde Allah’tan korksunlar.
Az yesinler, az konuşsunlar, az uyusunlar.
Avâmın arasına az karışsınlar.
Tüm mâsiyet ve kötülüklerden uzak dursunlar.
Dâima şehvetlerden kaçınsınlar.
İnsanların elindekilerden ümitlerini kessinler.
Tüm zemmedilmiş sıfatları terk etsinler.
Övülen sıfatlarla süslensinler.
Şiir ve şarkı (günaha götürüyorsa) dinlemekten kaçınsınlar.
Ayrı bir görüşle, kendini cemaatten ayrı bırakmasınlar.
Aç olarak ölseler bile şüpheli hiç bir lokmayı yemesinler.
Şiirleri
Biz Ol Uşşak-ı Serbazuz
Biz ol uşşak-ı serbâzuz
Akıl rüşd bize yâr olmaz
Mey-i aşk ile sermestiz
Bize hergiz humâr olmaz
Diriyiz dâim, ölmeyiz
Karanlûda(karanlukta) kalmayız
Çürüyüp toprak olmayız
Bize leyl ü nehâr olmaz
Bizim illerde ay ü gün
Sebât üzre durur dâim
Televvün erişip âna
Gehi bedr ü hilâl olmaz
Bizim gülşendeki güller
Dururlar tâze solmazlar
Hazân olup dökülmezler
Zemistân ü bahâr olmaz
Şarâb-ı aşkı çün içtik
Feragât mülküne göçtük
Yanıp aşkınla tutuştuk
Bize tahrîk ü târ olmaz
Ereliden şems nuruna
Vücudum zerreden katre
Ne katre ayn-i bahar oldu
Âna k’ar ü kenâr olmaz
Bırak ey Hamida vârı
Görem desen sen ol yârı
Göricek ol tecellâyı
Ândan özge kemâl olmaz
Senden Dolu İki Cihan
Senden dolu iki cihân
Oldum zuhurundan nihân
Ger bulayım seni âyan
Ya Rab n’ola halim benim
Dilde kanaat olmaya
Züht ile tâat olmaya
Senden hidâyet olmaya
Ya Rab n’ola halim benim
Şol gün ki mizân kurula
Hak kapusunda durula
Halâyık oda sürüle
Ya Rab n’ola halim benim
Ağlarım işte zâr ile
Kaldum diriğ ağyâr ile
Bilişmedim sen yâr ile
Ya Rab n’ola halim benim
Hâmidi’nin gözü yaşı
Doldurur dağ ile taşı
Bilmem n’idem garip başı
Ya Rab n’ola halim benim
Somuncu Baba Hazretleri’nin Çocukları ve Nesli
Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nin Yusuf Hakiki, Halil Taybî ve M. Said Taybî adında üç oğlu, Mahmude adlı bir kızı olduğu bilinmektedir. Yusuf Hakiki, Aksaray’da kalarak burada hizmetlerde bulunmuş ve Aksaray’da vefat etmiştir. Diğer oğlu Halil Taybi, hacdan döndükten sonra babası ile birlikte Darende’ye yerleşmiştir. Diğer çocukları hakkında kayıtlarda pek fazla bilgi geçmemektedir.
Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nin nesli her iki oğlu vasıtasıyla hem Darende’de hem de Aksaray’da günümüze kadar devam etmiştir. Şeyh Hamid-i Veli neslinden büyük devlet adamları, âlim ve fâzıl zatlar yetişmiştir. Vakfımızın kurucusu Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi de bunlardan bir tanesidir.
Somuncu Baba Türbesi Nerede
Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri, 1412 yılında Darende’de ebedi âleme göç etmiştir. Cenâze namazını Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri kıldırmış ve halvethanesinin bulunduğu mekâna defnedilmiştir. Kabri şerifleri, misk ü amber kokulu, Darende‘de Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Türbesi’nde, cevizden oyma sanduka içerisindedir.
Türbesinin bulunduğu mekan zamanla cami ve türbe olarak kullanılmaya başlanmış, Darende Somuncu Baba Hazretleri ‘nin gelmesiyle şereflenmiş bir ilim ve irfan yurdu haline gelmiştir.
Osmanlı Devleti de bu aileye büyük önem vermiş gönderdiği fermanlar ile Somuncu Baba ve evlatlarına sahip çıkmıştır.
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Türbesi ve Külliyesi
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Türbesi ve Külliyesi: her yıl binlerce yerli ve yabancı misafir tarafından ziyaret edilen nadide bir mekândır. Somuncu Baba Türbesi’nin bulunduğu 600 yıllık cami 14. yüzyıl tarihi eserlerindendir. Minaresi 1685 yılında, Şeyh Hamid-i Veli neslinden Abidin Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Külliye, 1990-2000 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün izni ile Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı tarafından restore edilmiştir. 2009-2013 yılları arasında yapılan restorasyon çalışmaları ile Külliye haline dönüştürülen, manevi havası ve dikkat çeken mimari özellikleri ile ziyaretçilerini etkileyen Somuncu Baba Külliyesi dahilinde; Somuncu Baba Türbesi, Hulusi Efendi Haziresi, Yeni Cami Bölümü, Somuncu Baba Tanıtım Merkezi Müzesi, Şeyh Hamid-i Veli Kütüphanesi, Balıklı Kuyular ve Balıklı Havuz, Hamidiye Çarşısı, Kudret Havuzu, Çilehane ve Mesire Alanları bulunmaktadır.